Çanakkale ADD'den sert tepki

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Çanakkale'nin de aralarında bulunduğu 81 ildeki şubelerinde eş zamanlı bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada terör örgütü tarafından yapılan bildiri eleştirildi.

174

ADD, terör örgütü PKK’nın “silah bırakma ve kendini feshetme” bildirisini eleştirmek için ülke genelindeki 359 şubesinde eş zamanlı basın açıklaması gerçekleştirdi.

ADD Çanakkale Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Şevik'in okuduğu açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“Hain terör örgütü PKK, ABD gözetiminde teröristlerini ve silahlarını çoktan Suriye kuzeyindeki PYD (YPG)’ye aktardığı, ortada sadece adının kaldığı ve çatı örgüt KCK’nın bölge ülkelerindeki uzantılarıyla devam ettiği bilinmiyormuş gibi, bir sözde ‘silah bırakma’ ve ‘örgütü feshetme’ bildirisi yayınladı.

Yandaş ekran bülbülleri ‘Terörsüz Türkiye’ nameleriyle mutlu mesut barış türküleri söyler, AKP sözcüsü yeni bir dönem başladığını müjdeler, bakanlar sıra sıra nutuklar atar, Cumhur İttifakı liderleri ‘milletimiz ve memleketimiz kazanacak’ buyururken Atatürkçü Düşünce Derneği ve Milli Merkez milletimizle birlikte süreç başlatıldığında durduğu yerde durmakta ve gelişmeleri kaygıyla izlemektedir.

Şöyle diyor hain terör örgütü; ‘Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası’ndan alan Kürt inkar ve imha siyasetine karşı, halkımızın ‘özgürlük hareketi’ olarak tarih sahnesine çıktı. Ulusların kendi kaderini tayin hakkı ilkesini benimseyerek, silahlı mücadele stratejisi temelinde meşru, haklı bir mücadele yürüttü. PKK katı Kürt inkarının, buna dayalı imha siyasetinin, soykırım ve asimilasyon politikalarının egemen olduğu koşullarda şekillendi.

Kürt varlığını kabul ettirmeyi ve Kürt sorununun Türkiye’nin temel realitesi olarak görülmesini esas aldı. Bu temelde başarıyla yürüttüğü mücadele sonucunda bölge halklarının özgürlük umudu ve onurlu yaşam arayışının sembolü haline geldi. Özgürlük hareketi hem nicel hem de nitel olarak büyüdü, gerilla savaşı Kürdistan ve Türkiye’ye yayıldı. Gerillanın yürüttüğü savaşın etkisiyle Kürt halkı isyanlara kalktı. Böylece her iki taraf açısından savaş temel seçenek haline getirildi.

Önder Apo Kürt-Türk ilişkilerinin sorunsallaştığı Lozan Antlaşmasının ve 1924 Anayasasının öncesini referans alarak, ortak vatan ve Kürt-Türk halklarının kurucu öge olduğu Demokratik Türkiye Cumhuriyeti perspektifini ve demokratik ulus anlayışını Kürt sorununun çözüm çerçevesi olarak benimsedi. 2 yıldır önderlik ve PKK yürüyüşüne büyük bedeller pahasına katılarak, inkar ve imha siyasetine, soykırım ve asimilasyon politikalarına karşı direnen onurlu halkımız, barış ve demokratik toplum sürecini daha bilinçli ve örgütlü biçimde sahiplenecektir.

Söz konusu kararların uygulanması Önder Apo’nun süreci yürütüp yönlendirmesini, demokratik siyaset hakkının tanınmasını ve sağlam, bütünlüklü bir hukuki güvenceyi gerektirir.’

Ve daha neler, ne masallar, ne komplo teorileri…

Bu bildiri; emperyalizme karşı kazanılan Türk Ulusal Bağımsızlık Savaşını, 30 Ekim 1922 Dumlupınar’ını, 9 Eylül 1922 İzmir’ini, 11 Ekim 1922 Mudanya’sını, 24 Temmuz 1923 Lozan’ını, 6 Ekim 1923 İstanbul’unu ve 29 Ekim 1923 Ankara’sını yok sayan bir hadsizlik manzumesidir.

Bu bildiri; Atatürk’ü, ilke ve devrimlerini, Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesini ve ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir’ tanımını reddedip tarihi gerçekleri umursamayarak Türk milletine hakaret eden bir küstahlık belgesidir.

Bu bildiri; ABD’nin ülkemizi bölme hedefi haritası ile sabit olan Büyük Ortadoğu Projesi’ne (BOP’a) hizmet ederek Türk milletini Lozan’dan vazgeçirip 105 yıl önce reddettiği, 103 yıl önce yırtıp çöpe attığı Sevr Antlaşması’na mahkum etmeyi amaçlayan bir ihanet manifestosudur.

Türk milleti ‘Terörsüz Türkiye’ tatlandırıcısı ile önüne sürülen bu zehri katiyen kabul etmez, etmeyecektir.

Atatürkçü Düşünce Derneği ve Milli Merkez olarak, devletimizi yöneten ve yönetmeye talip olan tüm kurum ve kişileri bir kez daha uyarıyor, bu utanç belgesini dikkate almamaya ve bu küstahlığa cüret edenlerle olanak sağlayanlardan hesap sormaya davet ediyoruz.

105 yıl öncenin emperyalizm patronajlı gerici bölücü dayatmasının günümüzdeki tekrarına karşı parolamız tektir ve değişmez, ya istiklal ya ölüm.”

(HABER MERKEZİ)
Paylaş