Esra Güller

esragullerx@gmail.com

Kendin olmak ya da olmamak… Tüm mesele bu mu?

Her insan, kendi düşüncelerini öldürür. Bazen isteyerek, bazen buna zorunlu kalarak. Çoğu zaman düşüncelerinin filizlenmesine izin vermez ve en sonunda yok ettiği ne varsa, boğazına bir ip gibi dolanır. Kendinden vazgeçer…

4845

En son neyden vazgeçtiniz? Bir şey uğruna, bir insan uğruna hangi düşüncelerinizden vazgeçtiniz? Kendinizden bir parçayı feda etme nedeniniz neydi? Bu zor bir durumdur elbet ama her insan, elbette bir gün kendi düşüncelerini öldürmek zorunda kalır. Bir intihardır bu, çünkü düşüncelerinden vazgeçmek kendinden vazgeçmektir.

Düşüncelere körü körüne bağlılıktan ve kendisine zararlı gelebilecek her şeye tutkuyla tutunmaktan bahsetmiyorum. Bizi biz yapan düşünceleri, sanki bizim zihnimizde yer almamışçasına yok etmek ve sırtımızı dönmemizden bahsediyorum. Kısacası, kendimizden vazgeçmek… Kulağa korkunç bir şey gibi geliyor. Robert Silverberg İçeriden Ölmek kitabında bundan şöyle bahsediyor; “Kim olacağım ben, kendim olmayı bıraktığımda? Spontane bir çürüme. Rastgele bir olasılık seğirtisi felaketim oluyor. hiçliğe dönüşüyorum. Kömür ve kül oluyorum” İnsanın kendisini bırakması, kendisinden vazgeçmesi öyle zor bir eylem ki yakıp kül ediyor aynı zamanda. İnsanın en büyük mücadelesi haline gelen bu eylem, sözcüklerle bahsettiğimiz kadar basit bir eylem olmuyor. Bu yüzden iki şey arasında gidip geliyoruz.

Kendimiz olmak ve kendimizden vazgeçmek.

Kendim olmak için çok mücadele ettim. 24 yıllık yaşamımda, yüz yıllık bir çabaydı bu. İnsanın kendi olma çabası, omuzlarına bırakılan en büyük sorumluluktur fikrimce. Çünkü, kendisi olmak isteyen her insan koca bir toplumla karşı karşıyadır. Kendisi olması için, kendisi dışında toplumla mücadele etmesi gerekir. Çoğu insan vazgeçer kendisi olmaktan. Farklı bir insan olarak devam eder hayatına. Koca bir tiyatrodur bu. Ve yavaşça, kendisi olmaktan vazgeçer.

Kendisine tutunan insan sayısı ise pek azdır. Kendi olma arzusunu bir bütünlükle sürdürürler ama çoğu zaman yarıda kalır bu mücadele.

Kendin olmak cesurca bir hamle mi? Yoksa kendisinden vazgeçmek büyük bir özgürlük mü? Bu iki mücadele arasında gidip geliriz. Vazgeçmek ise iki yönlüdür. Hangi yönün bizi mutlu edeceğini bilmeden, iki ucu da uçuruma uzanan yol ayrımında adım atmak için bekleriz. En sonunda neyi seçececeğiz? Kendimizi mi, olmamızı istedikleri kişiyi mi?

Çoğu insan için öyle zordur ki bu, varını yoğunu bırakmak gibi hissettirir. Ancak bazen, vazgeçmek gerekir. Bazen kendimizden bile.