Kurumsal Sanat Nedir? Kurumsal Sanat Anlayışının Temelleri ve Öncüsü

Sanat eserinin ne olduğunu nasıl tanımlarız? Bu sorunun tek bir cevabı yoktur. Sanat eserini içinde bulunduğu kültüre bağlı olarak tanımlamaya yönelik bir kuram olan kurumsal sanat anlayışı, sanat eserinin sanat dünyası tarafından belirlendiğini savunur. Peki sanat dünyası kimdir ve sanat eserine nasıl statü verir? Bu makalede kurumsal sanat anlayışının temel kavramlarını, örneklerini ve eleştirilerini inceleyeceğiz.

1952

Kurumsal sanat anlayışı, sanat eserinin sanat dünyası tarafından belirlendiğini savunur. Sanat dünyası, sanatçılar, küratörler, eleştirmenler, müze ziyaretçileri gibi sanata ilgi duyan kişilerden oluşur. Sanat dünyası, insan elinden çıkma bir nesneye sanat eseri statüsü verir veya onu estetik takdire aday kılar. Kurumsal sanat anlayışı, sanatın evrensel bir tanımının olmadığını, zamana ve yere bağlı olarak değiştiğini öne sürer.

Kurumsal Sanat Görüşünün Öncüsü Kimdir?

Kurumsal sanat görüşünün öncüsü, Amerikalı felsefeci Arthur Danto’dur. Danto, 1964’te yazdığı The Artworld (Sanat Dünyası) makalesinde, sanat eserinin sanat dünyası tarafından belirlendiğini savunmuştur. Danto’nun görüşleri, daha sonra George Dickie tarafından geliştirilmiş ve kurumsal sanat kuramı olarak adlandırılmıştır. Kurumsal sanat kuramı, sanatın evrensel bir tanımının olmadığını, zamana ve yere bağlı olarak değiştiğini öne sürer. Bu kurama göre, sanat eseri, sanatçının seçimi ve sanat dünyasının kabulü ile oluşur. Kurumsal sanat kuramı, sanatın toplumsal, kültürel, tarihsel bağlamını göz önüne alır, ancak sanatın evrensel, estetik, duygusal, ahlaki, siyasi gibi yönlerini göz ardı ettiği için eleştirilir.

Kurumsal Sanat Anlayışının Temelleri

Kurumsal sanat anlayışının temelleri, Amerikalı felsefeci Arthur Danto’nun 1964’te yazdığı, Andy Warhol’un Brillo Kutuları eserinin, sanat eseri olarak kabul edilmeyen gerçek Brillo kutularından görünürde ayırt edilemez olmasından yola çıkan The Artworld (Sanat Dünyası) makalesiyle atılmıştır. Danto, bir şeyin sanat eseri olarak kabul edilmesi için gözle görülen, kendi içindeki özellikler dışında sanat teorisi, sanat tarihi bilinci gibi bağlamların da gerekli olduğunu sanat dünyası adını verdiği bir çevre ile bağıntılı bir şekilde öne sürmüştür.

Danto’nun görüşleri daha sonra kurumsal teoriden semantik bir teoriye doğru kayarken, yazdığı makaleden etkilenip yola çıkan George Dickie bu teoriyi geliştirmiş ve 1974’te yazdığı Art and the Aesthetics (Sanat ve Estetik) isimli kitabında sanatın tanımını: “Bazı taraflarının kendisine, sosyal bir kurumu (sanat dünyası) temsil eden bazı kişi/kişiler tarafından beğenilmeye aday olmaya hak kazandırdığı özgün bir yapıt” olarak yapmıştır2. Bu tanımda sanat eseri değerlendirmeye alınmayıp tarafsız bir anlamda kullanılmış, sadece değerlendirmeye aday olduğu belirtilmiştir. 1997’de tekrar gözden geçirdiği tanımda şu değişiklikleri yapmıştır:

  • Sanat eseri, sanat dünyası ahalisine sunulmak üzere yaratılmış özgün bir yapıttır.
  • Sanatçı, sanat eseri yaratımına bilinçli olarak katkıda bulunan bir kişidir.
  • Ahali, kendilerine sunulan sanat nesnesini anlamak için belli bir birikime sahip kişilerdir.
  • Sanat dünyası, tüm sanat dünyası sistemlerinin bütünüdür.
  • Sanat dünyası sistemi, bir sanat eserinin bir sanatçı tarafından bir sanat dünyası ahalisine sunulmasına
  • yarayan bir çerçevedir.

Kurumsal Sanat Anlayışının Örnekleri

Kurumsal sanat anlayışının örnekleri, sanat dünyasının kabul ettiği veya reddettiği, tartışmalara yol açan veya ilgi çeken, geleneksel sanat kriterlerine uymayan veya uyan birçok sanat eseridir. Bunlardan bazıları şunlardır:

  • Marcel Duchamp’ın hazıryapımları: Fransız sanatçı Marcel Duchamp, 1917’de bir sergiye bir pisuvar göndererek sanat dünyasını şaşırtmış ve sanatın tanımını sorgulamıştır. Duchamp, hazır bulduğu nesneleri sanat eseri olarak sunarak sanatın yaratıcılık, zanaat, güzellik gibi kavramlarla sınırlı olmadığını, sanatçının seçimi ve sanat dünyasının kabulü ile değişebileceğini göstermiştir.
  • Yoko Ono’nun Cut Piece: Japon sanatçı Yoko Ono, 1964’te gerçekleştirdiği bir performans sanatı eserinde, sahnede otururken izleyicilerden kendisini makasla kesmelerini istemiştir. Ono, bu eserle hem sanatın katılımcı ve etkileşimli olabileceğini, hem de kadına yönelik şiddet, savaş, güç gibi konuları ele aldığını göstermiştir.
  • Damien Hirst’in hayvanlarla yaptığı eserler: İngiliz sanatçı Damien Hirst, 1990’larda hayvanları formaldehit içinde saklayarak veya keserek yaptığı eserlerle sanat dünyasının ilgisini çekmiş ve tepkisini almıştır. Hirst, bu eserlerle hem sanatın şok edici ve provokatif olabileceğini, hem de yaşam, ölüm, çürüme, tüketim gibi konuları işlediğini göstermiştir.

Kurumsal Sanat Anlayışının Eleştirileri

Kurumsal sanat anlayışı, sanatın tanımını ve değerini sanat dünyasına bırakarak sanatın evrensel, estetik, duygusal, ahlaki, siyasi gibi yönlerini göz ardı ettiği için eleştirilmiştir. Kurumsal sanat anlayışının eleştirileri şunlardır:

  • Kurumsal sanat anlayışı, sanat dünyasının kim olduğunu, nasıl oluştuğunu, hangi kriterlere göre karar verdiğini, nasıl değiştiğini açıkça tanımlamaz. Sanat dünyası, belirsiz, muğlak, keyfi, otoriter bir kavram olarak kalır.
  • Kurumsal sanat anlayışı, sanat eserinin sanat dünyası tarafından belirlenmesini kabul ederek sanatın toplumsal, kültürel, tarihsel bağlamını göz önüne alır, ancak sanatın evrensel, insanî, ruhsal boyutunu ihmal eder. Sanat, sadece bir kurumun ürünü değil, aynı zamanda bir insanın ifadesi, bir duygunun paylaşımı, bir değerin yansımasıdır.
  • Kurumsal sanat anlayışı, sanat eserinin sanat dünyası tarafından belirlenmesini kabul ederek sanatın estetik, güzel, zevkli, yaratıcı, zanaatkârane gibi özelliklerini göz ardı eder. Sanat, sadece bir statü verme işlemi değil, aynı zamanda bir beğeni oluşturma, bir güzellik sunma, bir yaratıcılık gösterme, bir zanaat geliştirme sürecidir.
(HABER MERKEZİ)
Paylaş