Çanakkale'nin merkez ilçesi Kepez beldesinde yaşayan Selen Özcan, meslek hayatına atılmak için öncellikle eğitimine Çin'in başkenti Şangay'da Çin dili eğitimi alarak başladı. Mezuniyetinin ardından öğretmenlik, ticaret, tercümanlık ve çeşitli yöneticilik pozisyonlarında çalıştı. Özcan, 2014 yılında ilk çocuğunu ve üç sene sonrasında ise ikinci çocuğunu dünyaya getirdi. Anne olduktan sonra işlerine devam ettiğini bir yandan da kendine farklı alanlar oluşturduğunu söyleyerek bunların daha çok çocukların dünyasına yönelik olduğunu belirtti. Çocuklarına doğduklarından itibaren kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için çeşit çeşit kitap okuyan anne zaman geçtikçe çok geniş bir kütüphaneye sahip olduğunu gördü. Çocukları büyüse bile eli resimli hikâye kitaplarına gidince sevdiği alanda kendini geliştirmek isteyen Özcan, masal anlatıcılığı, felsefe, drama gibi alanların eğitimini aldı. Bu eğitimlerini ve hobisini değerlendirmek isteyen Selen Özcan, kendi çocuklarına kitapları sevmesi için oluşturduğu ortamı kurduğu Kitabevi ve Atölyede şimdi Çanakkale'deki çocuklara sunuyor.
"Çocuklarımla beraber ilgi alanlarım değişti"
Anne olma ve bunun devamında getirdiklerinden bahseden Selen Özcan, “2014 yılında kızım dünyaya geldi ve Çin'den Türkiye'ye ailece dönüş yaptık. 3 sene sonra da oğlum dünyaya geldi. Anne olduktan sonra farklı işler yaptım tekrar bunlar genellikle proje bazlı işlerdi. Bir yandan da kendime farklı ilgi alanları oluşturdum. Çocuğumla beraber benim ilgi alanlarım ve sosyalleşme tarzım değişti. Çocuk kitaplarıyla tanıştım. Çocuğuma okumak için resimli kitaplardan bir kütüphane oluşturdum aynı zamanda bu kitaplardan ben de çok hoşlanıyordum. Çocuklarımın büyüme sürecine baktığımda kızım şuan 10 yaşında, oğlum 8 yaşında. Onlar büyüdü ve kitap zevkleri değişti ama ben kitaplığı hala resimli kitaplarla doldurmaya devam ediyordum. Ben normalde yazmayı seven biriyim. Kitaplarla uğraştıkça içimde yeniden edebiyatla uğraşma arzusu başladı. Çocuklarım istemese de ben resimli kitaplar almaya devam ettim kitaplık büyüdükçe büyüdü. Bu alanda farklı ilgi alanlarım vardı onlar da genişledi” dedi.
"Çocukların doğal dünyasına girdim"
Özcan, hikâyeyle çocukların dünyasına girdiğini belirterek, “Çocuk kitapları okumak çocuk edebiyatına girmek beni çocukların doğal dünyasına kattı. Çocukların bu doğal dünyasına girmek insanın kendini tanımasına sebep oluyor. Ben bir şey biliyorsam ve bunu aktarıyorsam bu benim için bir avantajdır düşüncesindeyim. Daha hızlı aktarabilmek için de bu yola çıktım. Bana katkılarından biri de hayata çok farklı gözlerle bakmak. Edebiyatın yazılı hikâyesini zihinde canlandırmak küçüklerin ve aynı zamanda yetişkinlerin de hayal dünyasını da geliştiriyor” diye konuştu.
Kitap okuyan çocuklara özel alan
Kitap okuyan çocuklara özel bir alan oluşturduğunu aktaran Özcan, “Çocukların gidip kitaplarını seçerken kendilerine ait ayrılmış bir alanın olduğunu bilmelerini istedim. Kitap alışverişini sadece kitabın alınıp satıldığı bir yer olarak görmelerinin yerine onlar için dizayn edilmiş, okuma alanları oluşturulmuş, satın alınan veya evden getirilen kitabın okunabileceği alanlar oluşturdum. Gerçekten kendine oluşturulmuş bir alan olduğunu gören çocuğun kitap okumak için heveslenmesini istedim. Buranın adı, Mirket Çocuk Kitabevi ve Atölyesi. Mirket adını kullanmamın sebebi mirketlerin sorgulayan, etrafa karşı algıları açık olan hayvanlar olması. Ben de buraya gelen çocukların birer mirket olmasını istedim. Çocuklar kitap okusunlar, farklı dünyaların içine girsinler, farklı insanları tanısınlar, hayal dünyaları genişlesin istedim. Buranın Kepez ve Çanakkale'ye çok şey katacağını düşünüyorum. Çocukların kitabevlerinde sosyalleşmesini ve bu kitabevlerinin sayısının artmasını istiyorum” ifadelerini kullandı.
"Ebeveynler örnek olmalı"
Kitap okuyan çocuklar için ailelerin örnek oluşturmasının önemli olduğunu vurgulayan Selen Özcan, “Çocuk ebeveynin elinde telefon gibi teknolojik bir alet gördüğünde ve öyle bir ortamdaysa çocuk da gördüğünü yapıyor. Bunu engellemek için ev düzenimizi değiştirebiliriz. Ben çocukların tamamen dijital uzaklaştırılmalarının doğru olmadığını düşünüyorum. Kitap okumanın bir ihtiyaç olduğunun öğretilmesi gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.
"Hikâyede kendimi buldum"
Hikâye anlatıcılığının kendisi için farklı bir dünya ifade ettiğini söyleyen Özcan, “Hikâyelerin birleştirici gücüne ve şifa olduğuna inanıyorum. İnsanların bir araya gelip kendilerinden bahsetmelerinin ne kadar kıymetli olduğunu düşünüyorum. Hikâyeler bizi birbirimize yakınlaştırıyor. Sözlü bir sanat olan hikâyede ben kendimi buldum. Karşılıklı konuşmalarda insanlar kendilerinden bir şeyler koyduğunda sohbet daha da anlamı oluyor. Hikâyeyle bir bağ kuruyorsun ve aklında kalıyor” dedi.
(İHA)