Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Genel Merkez ve Şubeleri, 81 ilde eş zamanlı olarak Hasan Ali Yücel’in 127’inci yaşını andıkları mesaj yayınladı. Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Çanakkale Şubesi ve diğer illerle ortak yayınlanan açıklamada;
“Ülkemizin geleceğinin emanet edildiği, özgür düşünceli, özgür vicdanlı ve özgür yürekli gençleri yetiştirecek eğitim sistemimiz bu gün ne yazık ki sorup sorgulamadan boyun eğen, ‘dindar ve kindar’ nesilleri hedefleyen çağdışı bir yapılanma içindedir. ÇEDES, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ve Öğretmen Akademileri gibi bilimsellikten uzak, tepeden inmeci projelerle, eğitim sistemimiz, Diyanet İşleri himayesinde tarikat ve cemaatlerin güdümüne sokulmak istenmektedir. Atanmayan öğretmenler sorununu kaynak yok diye geçiştirmek isteyenler, her okula imam atanması konusunda yarış içerisine girmiş görünüyorlar.
Öğrencilere bir öğün sağlıklı yemek verme ve yeterli okul temizliği konusunda hiçbir çaba göstermeyen Bakanlık, bu hizmeti vermeye çalışan belediyelere engel olmak için elinden geleni yapmaktan kaçınmıyor. Köy okulları kapatılırken, taşımalı eğitim adı altında oradan oraya savrulan öğrencilerimiz, sabahın erken saatlerinden akşam karanlığına kadar yollarda çile çekmek zorunda kalıyorlar. Öğretmenler, ücretli, sözleşmeli, uzman, başöğretmen kargaşası içinde demokratik ve özlük haklarını savunmalarına olanak bırakılmayacak bir örgütsel parçalanmışlık içine sokulmak isteniyor.
Kitaplardaki haritaların, uluslararası egemenlerce günden güne yeniden çizildiği günümüz coğrafyasında, içinde debelendiğimiz tüm siyasal, ekonomik ve sosyal sorunların çözümü için çok uzaklara bakmamıza gerek yok. Cumhuriyetin kuruluş dönemindeki tam bağımsızlık, yurtta ve dünyada barış ve kendi gücüne güvenme ilkeleri, demokratik, laik ve çağdaş bir yönetim anlayışıyla çökmüş bir imparatorluğun yıkıntıları arasından, dünyada hak ettiği yeri hedefleyen yeni bir devletin çıkmasını sağlamıştı. Eğitim alanında yaşadığımız sorunların çözümü için de yine oraya bakmalıyız. Ülkenin en ücra köşelerinde kendi kendine açılıp solan bir çiçek bırakmamayı amaç edinen, yaşamını eğitime ve kültüre adamış, aşılamayan Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in 17 Aralıkta 127. Doğum yıldönümünü kutluyoruz.
Hasan Âli Yücel 17 Aralık 1897 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelir ve 64 yaşında 26 Şubat 1961 tarihinde aramızdan ayrılır. Doğu ve Batı kültürünü çok iyi incelemiş-içselleştirmiş, yazar, şair, bestekar, felsefeci bir Cumhuriyet devrimcisi olan Hasan Âli Yücel, müziğe yatkın aile ortamı, aldığı felsefe eğitimi, 1908 İkinci Meşrutiyet ve özgürlük kavramıyla tanışması, Ulusal Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Eğitim Devrimi sürecinde yoğrulan düşüncelerini, ‘Artık ben 'hürriyetin' ne olduğunu anlamıştım. Sıra anlatmaya gelmişti. Önüme gelene ne olduğumuzu, hürriyetin ne manaya geldiğini açıklamaya başladım’ diye dile getirir. Yücel, İzmir Erkek Öğretmen Okulunda Türkçe ve Edebiyat öğretmeniyken, 2 Şubat 1923 tarihinde İzmir’de halka açık bir toplantıda Mustafa Kemal’e ‘Gelecekte bilim- kültür hayatımızda medresenin yeri ne olacaktır?’ sorusunu sorarak, eğitimin hurafelere değil çağdaş, bilimsel temellere oturtulması gerekliliğini belirtir. 3 Mart 1924 tarihinde Öğretim Birliği Yasası TBMM’nde kabul edilir.
Cumhuriyetin Eğitim Bakanları Mustafa Necati, Dr. Reşit Galip, Saffet Arıkan, Hasan-Âli Yücel eğitim devriminin bütünselliğini aynı inanç, duygu ve heyecan ile taşımışlardı. Bakanlığın hemen her kademesinde görev alarak; liyakatı, birikimi ve emeği ile çok başarılı bir eğitim ve kültür adamı olan Hasan Âli Yücel 1938-1946 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı yapar. Onun bakanlık dönemi Mustafa Kemal’in 1940’lı yıllara taşındığı bir aydınlanma dönemidir. İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’la beraber hayata geçirdikleri, yoksul köy çocuklarına eğitim hakkı penceresini açan, ülke gereksinmelerini öne çıkaran özgün “Köy Enstitüleri Destanı” döneminin en önemli atılımıdır. Enstitüler dışında“Neşriyat Kongresi, Maarif Şuraları, Tercüme Bürosu, yeni yüksek okullar, teknik eğitim, opera ve konservatuarın kuruluşu, müzeler, ansiklopediler, 1946 Özerk Üniversite Yasası” Yücel zamanında gerçekleştirilen diğer önemli kazanımlardır.
17 Nisan 1940 tarihinde TBMM’de 3803 sayılı Köy Enstitüleri Yasası görüşülürken meclis kürsüsünde toprak ağalarına karşı direnerek yasanın geçmesi için mücadele etmiştir. Konuşmasında ‘…Köy enstitüleri tamamıyla bizimdir. Taklit değildir. Benzersizdir. Çünkü millet sevgisi gibi bir kaynaktan ilhamını almıştır. Pedagoji kitapları yazmaz, klasik pedagoji bilmez. Bilmezler, çünkü bir eğitim kuramı değil, ulusal bir kalkınmanın temel ilkesidir ve onun gerçekleşmesi, hayata geçmesi atılımıdır’ sözleriyle Köy Enstitülerini savunmuştur.
Kendisine yönelik ırkçı saldırılara ‘Ben canla başla çalışırken elleri uyuzdan yaralı, başları sirkeli bu bakımsız yavrucukları bağrıma bastım, onlardan yüksünmedim. Onları sevdim. Dün bu halde enstitüye gelmiş köylü çocukları bugün, kız-erkek aslan gibi büyümüş, işleri başında çalışıyorlar. Ben bu memleket evlatlarına sadece hizmet ettim. Benim anladığım milliyetçilik budur. Başka türlüsünü ne anlıyorum, ne kabul ediyorum’ sözleriyle karşı koyar. Yücel’in bu ifadeleri günümüzde de geçerlidir.
Gerçek milliyetçilik, yurtseverlik, hamaset ve ötekileştirmek değil ülkenin insanlarını, doğasını, taşını, toprağını, suyunu sahiplenmektir. Çağdaş uygarlığa erişmede izlenmesi gereken yol ve yöntem yine O’nun sözleriyle bellidir: “Her ilerleme, hiç kimse tereddüt etmemelidir ki, pozitif bilimin ışıkları altında olmaktadır. Tarih içinde Avrupa Rönesansı'ndan sonraki asırlarda ilerleyen milletlere ayak uydurmadan zaman kaybetmiş bir millet olarak biz, aradaki açığı kapatmaya mecburuz… Bilmeliyiz ki, her türlü hurafeleri silip süpürecek olan bereketli yağmurlar, pozitif bilimlerin yaşatıcı ve besleyici bulutları içerisindedir.
1946 yılında İkinci Dünya Savaşı sonunda uluslararası yeni düzenlenmeler ve çok partili sisteme geçişin rüzgarıyla cesaretlenen gerici çevrelerin Köy Enstitülerinin kapatılmasını amaçlayan girişimleri sonucunda Bakanlık görevinden ayrılmak zorunda kalan Hasan Ali Yücel, 1946-1961 yılları arasında yazmaya, düşünmeye, düşüncelerini söylemeye devam eder. Ülkedeki gelişmeleri endişeyle izleyerek ‘Şimdilerde cemiyetimiz eskiye pek daldı. Bugünden üzüldükçe, gerilere gitmeye, saadet devirlerini, tarihe karışmış anlarda aramaya pek düştü. Bu gidiş ve arayış, geride yaşayarak ileri insan olma imkânlarını azaltmaktadır. Eskiyi ve geçmişi bilme başka, eskide ve geçmişte yaşama başka şeydir. Ölmüş günlere bağdaş kurarak, ses hızını geçen uçak devrinde mazi afyonkeşliği etmek, uyumak değil, ölmektir. Ölemeyiz, yaşamaya mecburuz’ der ve o günden bu günlere tüm olumsuz koşullar karşısında direnme çağrısı yapar.
Türkiye’nin kurucuları arasında yer aldığı UNESCO’nun Kasım 1945 Londra Konferansında söz alan Hasan Ali Yücel, ‘Biz bütün dünya uluslarını tanımak ve anlamak istiyoruz. Hepsine karşı saygılıyız. Kapalı bir kültürde mahpus kalmayarak insanlığın ortak kültür kaynaklarına uzanmak istiyoruz. Yurttaşlar arasında ırk, din, dil ve sınıf ayrılıklarının gözetilmesine de karşıyız’ sözleriyle çağdaş dünyaya barış, eşitlik ve özgürlük dilekleriyle seslenir.
İnsanlığın evrensel dünyasına katkı sağlayanları seçerek 100'üncü doğum günlerinde onların adına dünya yılı olarak duyuran UNESCO, ülkemizden de Mustafa Kemal, Yunus Emre, Nasrettin Hoca, Nâzım Hikmet’ten sonra 1997 yılını Dünya Hasan-Âli Yücel yılı olarak ilan etmiştir. Oğlu ozan Can Yücel’in sözleriyle: ‘Yurdunu sevmek solculuksa, Hasan Âli Yücel, solcuydu tabii… Atatürkçülüğün halk ihtiyaçları temeli üstüne kurulu halkçı bir devlet anlayışı, ortaçağdan yeniçağa geçmemiz uğruna girişilen bir uygarlık savaşı bellemek solculuksa, Hasan Âli Yücel solcuydu…’
Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED) olarak, demokratik, laik ve özgür bir gelecekten yana olan herkesi, ülkemizi her geçen gün Cumhuriyet kazanımlarının yok edildiği ortaçağ karanlıklarına sürüklemek isteyenlere karşı, 1940’larda yaktıkları aydınlanma ateşiyle kıvılcımlanan, Köy Enstitüleri Destanına kulak vermeye çağırıyor ve büyük eğitim devrimcisi Hasan Ali Yücel’i 127. Doğum yıldönümünde saygıyla anıyoruz” ifadelerine yer verildi.
(Fotoğraf: İsmail Hakkı Tonguç, Arşiv)
(ESRA GÜLLER)