Parion Antik Kenti'nde İlk Sualtı Arkeolojisi: İkinci Liman Keşfedildi!

Çanakkale Biga’da yer alan 2 bin 700 yıllık Parion Antik Kenti'nde, bu yıl ilk kez gerçekleştirilen su altı arkeolojisi çalışmalarıyla ikinci antik liman keşfedildi.

1497

Çanakkale Biga’ya bağlı Kemer köyü sınırlarındaki 2 bin 700 yıllık Parion Antik Kenti'nde, bu yıl ilk kez su altı arkeolojisiyle yapılan çalışmalar sonucu ikinci bir antik liman keşfedildi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Vedat Keleş liderliğindeki ekip, Parion Antik Kenti'nde bu yıl yapılan kazı çalışmalarında önemli bir başarıya daha imza attı. İlk kez gerçekleştirilen su altı arkeolojisi çalışmaları sonucunda, kentin kuzeyinde ikinci bir antik liman bulundu. Parion Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Keleş, Parion Antik Kenti'nin Kuzey Troas'ta önemli bir liman kenti olduğunu ve su altı arkeolojisiyle ikinci bir limanın keşfedildiğini açıkladı. "Bu sene ilk defa yaptığımız sualtı çalışmaları bize buranın da biraz daha küçük boyutta bir liman olduğunu gösterdi. Belki bir askeri liman olabilir. Bu ilk çalışmamız. Önümüzdeki senelerde de devam edecek," dedi.

“Kazımızın 20’nci yılında yapılan bu tespit, gurur vesilesi”

İkinci antik limanın, kazıların 20’nci yıl dönümünde keşfedilmesinin ayrı bir onur olduğunu belirten Prof. Dr. Keleş, Çanakkale Müzesi'ne en fazla eser veren kazılardan biri olan Parion kazılarının bu yılki başarısının, kendileri için büyük bir gurur kaynağı olduğunu belirtti. Keleş, “Bizim için önemli tabii. Şu ana kadar Parion kazısı, Çanakkale Müzesi'ne en fazla eser veren kazıydı. Her yıl yüzlerce, binlerce eser Çanakkale Müzesi'ne veriliyor. Kazımızın 20’nci yılında da böyle bir tespitin yapılması bizim için ayrı bir gurur vesilesi” diye belirtti.

Keleş, ikinci antik limanın bulunmasının Parion Antik Kenti’nin hem askeri hem de ticaret noktasında önemli bir yerde olduğunu gösterdiğini dile getirerek, “Bu alan eğer bir askeri limansa, Parion'un Roma döneminde bir lejyon kolonisi olma ihtimalini daha da güçlendirir. Bir ticaret limanının yanında bir de askeri liman olursa, antik kentin gerçekten sadece ticarette değil, askeri olarak da bölgenin en önemli kentlerinden biri olduğunu belgeler” dedi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ve İÇDAŞ A.Ş.'nin desteğiyle devam eden kazı çalışmalarına ilişkin Prof. Dr. Keleş, yerel idarelerin desteğiyle birlikte önümüzdeki yıllarda büyük mesafe kat edileceğine inandığını belirtti. Keleş, “Yerel idarelerin desteğiyle beraber önümüzdeki yıllarda bir mesafe kat edileceğine inanıyoruz. Ben Parion’un, bu bölgenin az bilinen bir bölge olduğunu kabul ediyorum ama bunu yerel desteklerle de aşarız diye düşünüyorum. Bu sadece bizim çabamızla olacak bir şey değil. Sadece bu bölge insanının çabasıyla da olacak bir şey değil. Çanakkale'deki dinamiklerin de, STK'ların da desteğiyle olabilecek olan bir şey” dedi.

“Sualtı arkeolojisi ödenekten ziyade irade gerektiriyor”

Prof. Dr. Keleş, sualtı arkeolojisinin ikinci limanı bulma konusundaki etkisine değinerek, “Sualtı bu bölgede çok yapılan bir arkeolojik çalışma değil. Burası bir liman kenti olması ve potansiyel barındırması sebebiyle bu sene bir adım attık. Önümüzdeki senelerde de bunu devam ettirmeyi düşünüyoruz. Aslında çok fazla bir ödenek gerektirmiyor, ödenekten ziyade irade gerektiriyor. Eğitimli sualtı arkeolojisini meslek edilmiş bilim inşalarıyla birlikte çalışıyoruz. Buraya liman dememizin sebebi de onların çalışmaları. Sualtı ayrı bir disiplin. Onların ifadelerinden yola çıkarak böyle bir çıkarımda bulunduk” dedi.

“Çanakkale’yi tanıtma’da neden Parion’da kervana katılmasın?”

Çanakkale’nin değerlerinin önemine ilişkin açıklamalarda bulunan Keleş, “Biz her şeyi kendi değerimiz gibi görürüz. Troya'da, Asos'ta Çanakkale'nin bir değeridir. Onlar zaten bu anlamda Çanakkale'yi yeterince tanıtıyorlar ama neden bir Parion’da bu kervana katılmasın? Çünkü ciddi bir potansiyeli var” dedi.

Sevgililer şapelinde restorasyonda

2010 yılında kazısına başlanan şapelin bulunduğu tepe, yöre halkı tarafından Aşıklar Tepesi olarak isimlendirilmişti. 1500 yıllık aşk koruma altına almıştı. 2010 yılında dünyanın da dikkatini çeken Sevgililer Şapeline ilişkin ise Keleş, “Sevgililer şapelinde bir restorasyon çalışması gerçekleştirilecek. Çalışmanın ardından gerekli yerlerle görüşmeler yapılıp adım atmayı düşünüyoruz” dedi.

(DAMLA YELTEKİN)
Paylaş